Etkinlikler


Gerçekleştirilen Etkinlikler

5 Mayıs 2015


Ankara'dan Taksim'e: Özgür Basın Susturulamaz!



Ankara Özgür Haber Platformu (AÖHP) bugün saat 19.00’da Yüksel Caddesi’nde yaptığı basın açıklaması ile Taksim 1 Mayıs’ında yaşanan polis terörünü teşhir ederek Taksim’de darp edilen, gözaltına alınan, baskılarla çekimi engellenmeye çalışan özgür ve devrimci basın emekçilerinin yalnız olmadığını haykırdı.

AÖHP, darp edilen ve polis işkencesi ile gözaltına alınan Alınteri ve direnişteyiz.org muhabirleri ile bugün Bursa’da metal işçilerine saldıran Türk Metal çetesi tarafından ağır şekilde darp edilerek çekim yapmaları engellenen ve birisi kafasından yaralanarak hastanelik olan iki Kızıl Bayrak muhabirinin uğradığı şiddeti kınadı.


“Kayıt ve haber hakkı engellenemez!”

Emekçilerin haber yapma ve haber alma hakkının devletin vereceği onayın boyunduruğu altına girmesini kabul etmediklerini ilan eden AÖHP, eli sopalı sivil saldırganlar ve kask numarasız polisler ile devletin karanlık saldırılarına maruz kalan direnenlerin ve her an şüpheli olarak hedef gösterilen sokaktaki herkesin uğradığı şiddetin kayıt altına alınmasının delillerin karartıldığı bu muğlak ortamda hayati önem taşıdığını dile getirdi.

İşte tam da bu nedenle devletin ve iktidar organlarının kendi suçlarını örtbas etme çabası ile emekçilere gerçekleri aktaran devrimci ve muhalif medyanın gönüllü çalışanlarını, yurttaş habercileri ve video eylemcileri hedef tahtasına oturttuğunu belirten AÖHP, baskıların sökmeyeceğini ilan etti. Anayasa başta olmak üzere pek çok hukuki anlaşma ile de sabitlenmiş haklarını çok iyi bildiklerini ve bu hakları devletin ve polisin keyfi uygulamalarına gasp ettirmeyeceklerini duyurdu.

Haziran Direnişi’nden bu yana toplum vicdanını yaralayan her olayda sokaklara dökülerek öfkesini haykıran tüm işçi, emekçi, genç ve kadınlara karşı devletin faşist baskı ve polis terörü uygulamalarını devreye sokmasına karşın AÖHP’nin sokakta olmaya devam edeceği duyurularak, AÖHP bileşenlernin her türlü devlet şiddetini ve polis terörünü insanlık ve habercilik onuru adına kayıt altına almaya sokak sokak, gece gündüz devam edeceği ifade edildi.

Basın açıklamasının ardından Yüksel Caddesi İnsan Hakları Anıtı önüne kurulan ekran ile saat 21.00’e kadar polis şiddeti ve bu şiddet karşısında direnişi gösteren Ankara eylemlerinden oluşan videoların gösterimi gerçekleştirildi. Ayrıca farklı eylemlerdeki önemli karelerden oluşan fotoğraf sergisi de Ankaralı emekçilere sunuldu.

Seyri Sokak, Parklar Bizim Ankara, Kızıl Bayrak, Alınteri, direnişteyiz.org, Çapul Tv, İnadına Haber, Ankara Eylem Vakti, Birgün, Batıkent Haber, Çekim Yapan Kadınlar, Gaia Dergi gibi devrimci, muhalif ve alternatif basın-yayın organları AÖHP bileşenleri olarak eylemde yer alırken, BDSP, 100. Yıl İnisiyatifi, Aka-Der, Anarşistler, DHF, Dev-Lis, Halkevleri, Kaldıraç, Öteki Bisiklet ve Özgür Lise eyleme destek verdi.


http://www.kizilbayrak.net/ana-sayfa/guendem/haber/ankaradan-taksime-oezguer-basin-susturulamaz/

Basın açıklaması metni: http://ankaraozgurhaberplatformu.blogspot.com.tr/p/blog-page_5.html








28 Nisan 2015



“Ankara Özgür Haber Platformu” adı altında bir araya gelen Ankaralı özgür haberciler Yol TV’de yayınlanan “BirGün Sokakta” adlı programda bir araya geliş amaçlarını açıkladılar.

İlk önce Parklar Bizim Ankara adına söz alan Ulaş Akyol, Gezi ile başlayan süreçte, ana akım medyanın tüm ülkede yaşanan isyana karşı kayıtsız kalması, üstelik sokağa çıkan halka hükümet talimatıyla uygulanan polis şiddetinin her geçen gün dozunun artması sonucu yaşanan mağduriyetin bir şekilde belgelenme ve tüm halka duyurulma ihtiyacının doğduğunu belirtirken, bu ihtiyacı karşılamak amacıyla bu sorumluluğu hissedenler olarak sokağa çıkıp, sokakta yaşananları belgelemeye ve yaymaya başladıklarını kaydetti. Sonrasında sokaklarda yaşanan şiddeti kayıt altına alırken yine polis tarafından şiddete ve engellemelere maruz kalan tüm yurttaş habercilerin oluşturdukları iletişim ağı aracılığıyla bir araya geldiklerini ve Ankara Özgür Haber Platformu’nun oluştuğunu aktardı. Bu platform bünyesinde oluşturulan iki deklarasyondan bahseden Akyol, öncelikli olarak, kamuoyuna yönelik ve genel imzaya açılan metnin duyurulduğunu, halkın bilgilenmesi amacıyla bu deklarasyona öncelik verildiğini, duyuru amacıyla bir stand çalışması yürütüldüğünü ve geniş bir imzacı kitlesine ulaştıklarını, diğer metnin ise daha resmi bir dil içermesi ve imzacıların bireysel olarak sağlayacakları katkı ile resmi makamlara sunulacak olması dolayısıyla ileriye dönük olarak hazırlandığını vurguladı.


Daha sonra söz alan Seyr-i Sokak Video Eylem Kollektifi’nden Oktay İnce, çektikleri görüntülerin sadece polis şiddetinin halka yayılmasında kullanılmadığını, aynı zamanda bu saldırılar sonucu yaşamını yitiren veya sakatlanan vatandaşların hukuki mücadelelerinde de delil olarak kullanıldığını ve bu sayede, devlet tarafından örtbas edilebilecek birçok olayda faillerin tespit edilip cezalandırılmasını da sağladıklarını belirtti. Hükümetin son olarak çıkarttığı ‘İç Güvenlik’ yasasına da vurgu yapan İnce, aslında bir ‘sıkıyönetim’ yasası olarak nitelendirilebilecek bu yasanın devamında da, özellikle 1 Mayıs ile uygulanmasına başlanacak tek kullanımlık ‘kullan-at basın kartları’na atıfta bulunarak devletin, sadece kendi denetiminde yapılacak basın faaliyetlerine izin verdiğini hatırlattı ve bunun, özellikle Ankara’da Haziran Direnişi sürecinde oluşan alternatif medya ve yurttaş haberciler tarafından kabul edilemez bir durum olduğunu kaydetti. İnce, yayınladıkları deklarasyonda başlıca amaçlarının, halkın gerek haber alma, gerekse haber yapma ve yayma haklarının ilan edilmesi, bu hakların her kesime duyurulması ve bu hakları kullananlara uygulanan şiddetin ve engellemelerin afişe edilmesi olduğunu vurguladı.

Son olarak Direnişteyiz.Net adına konuşan Gülşah Gülen, geçtiğimiz hafta Yüksel Caddesinde yürütülen stand çalışmasından izlenimlerini aktardı. Halkın deklarasyon ve çalışmalarına oldukça olumlu yaklaştığını belirten Gülen, stand’da paylaşılan polis şiddeti fotoğraf ve videolarını izleyen ve özellikle Haziran döneminde devlet sansürünü topluma hissettiren ‘penguen medyası’ndan muzdarip vatandaşların desteklerini de arkalarına aldıklarını kaydetti. Gülen, önümüzdeki 1 Mayıs öncesinde sokaklarda habercilik yapan ve kayıt faaliyetinde bulunan herkesi yasal hakları konusunda bilgilendirmeye devam ettiklerini vurgularken, 1 Mayıs ve sonraki faaliyetlerde tüm özgür haberciler olarak kollektif bir çalışma ve paylaşım ortamı örgütleyeceklerini, tüm baskılara rağmen halkın haber alma ve habercilerin de haber yapma ve yayma haklarını savunmaya devam edeceklerini aktardı.


http://inadinahaber.org/2015/04/video-ankarali-ozgur-haberciler-yol-tvde/


----------o----------


25 Nisan 2015 
Ankara Özgür Haber Platformu, 25 Nisan Cumartesi günü Konur Sokak'ta açtığı stand ile mücadelesini sokağa taşıdı. Hazırlanan bildiriler dağıtılırken, polis şiddetinin karelendiği fotoğraflar sergilendi ve çekilen eylem görüntülerinden bazıları standa yerleştirilen ekran ile sokakta bulunanlara izletildi.

Halktan oldukça ilgi gören standa, çeşitli kurumlardan da destek ziyaretleri oldu.







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ÇGD : "Can Dündar’a Yapılan Tehdit Tüm Gazetecileredir. Reddediyoruz."


01 Haziran 2015 Pazartesi

Çağdaş Gazeteciler Derneği Başkanı, Can Dündar'a yapılan saldırıyı ve bizzat Cumhurbaşkanı tarafından yöneltilen tehditleri kınadı.

Ahmet Abakay bugün yaptğı açıklamasında "Ne yapacak? Vurdurtacak mı? Cezaevine mi attıracak? Mahkum mu ettirecek?" diyerek eleştirdiği yürütmenin başı Erdoğan'ı sorumsuzca davranmak ve suça azmettirmekle suçlarken bu tehditlerin sadece Dündar'a değil tüm özgür basına geldiğinin altını çizdi.

Ayrıca Can Dündar tarafından yapılan haberin doğruluğunu bizzat Erdoğan'ın da onayladığını hatırlatan Abakay, Dündar'ın yapmış olduğu haberin altına özgür basının bir üyesi ve bağımsız bir gazeteci olarak kendisinin de imza atmaktan çekinmeyeceğini vurguladı.

Çağdaş Gazeteciler Derneği Genel Başkanı Ahmet Abakay’ın açıklaması:

"Cumhurbaşkanı R.T.Erdoğan, yakalanan Mit tır’larında silah bulunduğunu belgeleyen haberi yayınladığı için Cumhuriyet gazetesini ve haberi yapan Genel yayın Yönetmeni Can Dündar’ı TV ekranlarında açıkça tehdit etmiştir. “Bu haberi yapan kişi bunun bedelini ağır ödeyecektir, öyle bırakmam onu” demiştir.

Bu haberi yapan kişiyi cezalandıracağını söylüyor.

Ne yapacak?

Vurduracak mı? cezaevine mi attıracak? Mahkum mu ettirecek?

Bu açıklama davayı yürütecek mahkemeye, yargıçlara talimat mıdır? Onlara da tehdit midir? Son olarak Hrant Dink cinayetinde görüldüğü gibi, Türkiye çok sayıda gazetecinin, yazarın öldürüldüğü, bunların hiçbirinin gerçek katillerinin bulunmadığı, suçluların parmak izlerinin davlet içinde kaybeldildiği biliniyor.

Cumhurbaşkanı derhal bu sözünü geri almalıdır. Bunu reddediyoruz. Linç kültürünün egemen olduğu ülkemizde bu sözlerin, bu talimatın gereğini yerine getirmeye hazır çok sayıda meczubun, yandaşın olduğu biliniyor. Bu sözlerin ağır sonuçlar doğuracak , suça azmettirme eylemi olduğunu hatırlatmak isteriz.

Bu tehdit, Can Dündar arkadaşımızla birlikte tüm özgür basınadır. Bağımsız gazetecileredir. Can’ın haberinin altına ben de imzamı koyuyorum. Çünkü haber doğrudur.Doğruluğuna zaten RTE de itiraz etmiyor."

- VU/İnadına Haber / 01 Haziran 2015 Pazartesi -

Metal Grevi'nde Daralan Hükümet'ten Basına Ve İşçilere Gözaltı


Metal Grevi'nde Daralan Hükümet'ten Basına Ve İşçilere Gözaltı


Dün gerçekleştirilen operasyonda aralarında Kızıl Bayrak yazı işleri müdürü ve Metal İşçileri Birliği'ne bağlı işçilerin bulunduğu 10 kişi gözaltına alındı.

Haftalardır büyüyerek devam eden metal işçilerinin grevi hükümeti çaresiz bıraktı. Bursa'da başlayan, ardından yayılarak en son dün de Ankara'ya ulaşan ve sayıları onbini aşkın metal işçisinin iş bıraktığı eylemler sürerken hükümet, Türk Metal Sendikası çalışanları ve işçilerin arasına sızdırılan emniyet istihbarat personelinin provokasyon ve grev kırma faaliyetleri sonuçsuz kalınca son hamle olarak gözaltılara başladı.

Mayıs ayı başında metal işçileriyle röportaj yapmak ve mücadelelerini kamuoyuna duyurmak amacıyla Bursa'ya giden ancak 5 Mayıs günü Türk Metal Sendikası çalışanlarının saldırısına uğrayan Kızıl Bayrak yazı işleri müdürü Tayfun Altıntaş dün gözaltına alındı.

Bursa Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilen operasyonunda Altıntaş'ın yanısıra Metal İşçileri Birliği üyelerinin de arasında olduğu 10 kişi gözaltına alındı.

“Provokatörlük yapmak için şehir dışından gelerek sosyal paylaşım siteleri üzerinden işçileri kışkırtmak” suçlamasıyla gözaltına alınanlardan birinin gazeteci, diğerlerinin ise işçi oldukları dikkat çekerken yapılan bu son hamle, operasyonun amacının bir 'kamu güvenliği hizmeti'nden çok 'işveren güvenliği ve halkın haber alma hakkının engellenmesi operasyonu' olarak yorumlandı.

Anadolu Ajansı Yine Hazır Metin Yayınladı

Gözaltı operasyonu AA tarafından tüm basın kuruluşlarına "Bursa TEM Şube tarafından yürütülen araştırma sonucunda işçilerin iş bırakma eyleminin 'şehrin dışından gelen kişiler tarafında yönlendirildiğinin belirlendiği', gözaltında alınan biri kadın 10 kişinin “oluşan toplumsal kaos ortamından istifadeyle örgütsel tabanlarını genişletme amacı taşıdıkları” şeklinde duyuruldu.
AA aracılığıyla servis edilen haberin devamında ise "gözaltına alınanların sosyal paylaşım ağı üzerinde kurdukları Metal İşçileri Birliği (MİB) ile Kızılbayrak üzerinden yaptıkları yayınlar ve oluşturdukları Fabrikalar Arası Kurul (FAK) toplantılarında alınan kararlarla gerçekleştirdikleri, 'Silahlı Türkiye Kominist Partisi Terör Örgütü'ne üye olmak' iddiasıyla mahkemeye sevk edilecekleri" iddiaları yer aldı.

"Amaç, Direnişi Ezmek, Onbinlerin İradesini Hiçe Saymak..."


Operasyonun ardından Kızıl Bayrak gazetesinin yaptığı açıklamada ise operasyonun asıl amacının, metal işçisinin öncüleriyle olan bağını koparmak, onun mücadelesinin açığa çıkardığı devrimci gerçeklerin işçi ve emekçilere ulaşmasını engellemek ve nihayetinde metal işçisinin direnişini boğmak olduğu belirtildi. Yapılan açıklamada 20 bine yakın metal işçisinin şalterleri indirip üretimi durdurduğu bir evrede yaşanan polis operasyonunun hedefinin belli olduğunun altı çizildi ve bu gözaltıların, MESS ile onun sadık hizmetkarı Türk Metal çetesinin on yıllardır baskı ve zorbalıkla ayakta tuttuğu kölelik düzenine karşı ayağa kalkan metal işçisinin bu büyük direnişini ezebilmek için, sermaye devleti ve polisi tarafından yine sermayenin talimatıyla, metal işçisinin sesini kesmek ve soluğunu tıkamak amacıyla yapıldığı vurgulandı.

- VU/İnadına Haber / 21 Mayıs 2015 -

Kızıl Bayrak tarafından yapılan açıklamanın tam metni şöyle:

"Metal işçisinin sesini-soluğunu kesemezsiniz!

 Haftalardır gazetemizi ve 20 yılı aşkın süredir büyük bir kararlılıkla sürdürdüğümüz mücadele geleneğini hedef alan tehdit ve karalamaların ardından bu sabah aralarında yazı işleri müdürümüz Tayfun Altıntaş’ın da bulunduğu 10 kişinin gözaltına alındığı polis operasyonu, defalarca kez benzer saldırıların hedefi olan gazetemizi şaşırtmadı.

MESS ve onun sadık hizmetkarı Türk Metal çetesinin on yıllardır baskı ve zorbalıkla ayakta tuttuğu kölelik düzenine karşı ayağa kalkan metal işçisinin büyük direnişini ezmenin metal işçisinin sesini kesmek, soluğunu tıkamak olduğunu bilen sermaye devleti ve onun polisi, efendisi sermayenin talimatını yerine getirerek devrimci işçiler ve gazetemizin yazı işleri müdürü Tayfun Altıntaş’ı metal direnişinin kalbi olan Bursa’da düzenlediği ev baskınlarıyla gözaltına aldı. Bir süredir metal direnişindeki gelişmeleri takip etmek üzere Bursa’da bulunan yazı işleri müdürümüz Tayfun Altıntaş, yüzlerce metal işçisinin toplu istifa için buluştuğu 5 Mayıs’ta Türk Metal çetesinin adamlarının saldırısına uğrayarak yaralanmıştı.

20 bine yakın metal işçisinin şalterleri indirip üretimi durdurduğu bir evrede yaşanan polis operasyonunun amacı bellidir. Amaç; metal işçisinin öncüleriyle olan bağını koparmak, onun mücadelesinin açığa çıkardığı devrimci gerçeklerin işçi ve emekçilere ulaşmasını engellemek ve nihayetinde metal işçisinin direnişini boğmaktır.

Bu sabah saatlerinde Bursa’da gerçekleşen polis operasyonunda gazetemizin yazı işleri müdürü Tayfun Altıntaş gözaltına alınması, MESS ve Türk Metal çetesinin haftalardır sürdürdüğü kara propaganda ve hedef göstermelerin ardından tesadüf değildir.

Yazı işleri müdürümüzün de aralarında bulunduğu 9 kişinin gözaltına alındığı polis operasyonuna gerekçe olarak sunulan “Şüphelilerin eylemlerini, sosyal paylaşım ağı üzerinde kurdukları Metal İşçileri Birliği (MİB) isimli grup ile Kızılbayrak adlı dergi üzerinden yaptıkları yayınlar ve oluşturdukları Fabrikalar Arası Kurul (FAK) toplantılarında alınan kararlarla gerçekleştirdikleri” ifadeleri operasyonun arkasında yatan gerçeklerin yalın bir özetidir.

Bir kez daha altını kalın harflerle çizerek söylüyoruz. Bu mücadelenin sesi-soluğu olan metal işçisinin Kızıl Bayrak’ını teslim alıp susturabileceğinizi sanıyorsanız yanılıyorsunuz.

Hukuksuz, keyfi ve zorbaca girişimlerinize ve saldırılarınıza son verin, gazetemizin yazı işleri müdürü Tayfun Altıntaş’ı derhal serbest bırakın!

Tayfun Altıntaş derhal serbest bırakılsın! Devrimci basın susturulamaz!"